BİR KÜLTÜREL HAFIZA OLARAK HEYBELİADA SANATORYUMU VE YENİDEN İŞLEVLENDİRİLMESİ

BİR KÜLTÜREL HAFIZA OLARAK HEYBELİADA SANATORYUMU VE YENİDEN İŞLEVLENDİRİLMESİ

BİR KÜLTÜREL HAFIZA OLARAK HEYBELİADA SANATORYUMU VE YENİDEN İŞLEVLENDİRİLMESİ

Adalar Kent Konseyi Mimarlık, Şehircilik ve Ulaşım Grubu’nun 2018 yılında Kent Konseyi adına yayınladığı görüştür.

1924’te kuruluşu yapılan Heybeliada Sanatoryumu, 1931 yılında tamamlanan istimlaklar ile geniş bir araziye oturan, İstanbul’un göğüş hastalıkları tedavisinde uzmanlaşan en önemli merkezi haline geldi. 1947 yılında hastanenin yatak kapasitesini iki katına çıkaran ek bir birim mevcut binadan biraz daha uzakta, Değirmentepe mevkiinde açıldı. 1954 yılında hastalar için 60 yataklı bir rehabilitasyon merkezi ve yardımcı hemşire eğitim merkezi kurularak Sanatoryum, tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri yanısıra eğitim de veren kapsamlı bir sağlık merkezine dönüştü. Rehabilitasyon merkezinde hastaların yaşama yeniden katılabilmeleri için sinema gösterileri ve konser gibi etkinlikler düzenleniyor ve çalışma hayatına dönebilmeleri için de zanaat eğitimleri veriliyordu. Heybeliada Sanatoryumu Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, dönemin tedavi ve sağlık eğitimi alanlarındaki öncü yaklaşımlarının benimsendiği, insan hayatına bir bütünlük içinde bakan felsefesi ile modern bir kurum olarak, İstanbul’un iyileşmek için en uygun mevkiilerinden birisinde, 2005 yılındaki kapanışına kadar kendisini devam ettirdi.

2005 yılında kapandıktan sonra hastanenin tüm cihazları ve personeli anakaraya aktarıldı ve kompleks çürümeye terk edildi. 2005’ten bu yana Adalarda yer alan sivil toplum kuruluşları ve Adalar Belediyesi, bu alanın hafızasını canlı tutacak ve yeniden yorumlayarak günümüz ihtiyaçları ile buluşturacak bir sağlık odaklı işlevlendirmeye kavuşabilmesi için çalışmalar yapmakta ve ilgili kamu kurumlarını ve karara vericileri ikna etmeye çalışmaktalar. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Alana ilişkin ilan ettikleri projelerinden anlaşıldığı kadarıyla bu çabalar hiç bir şekilde dikkate alınmamış bulunmakta. Diyanet İşleri Genel Müdürü “Toplam 200 dönümden fazla bir alana tekabül eden arazide” diyerek Heybeliada Sanatoryumu alanında planladıkları projeyi şu şekilde açıkladı: “(burada) inşa edilecek eğitim merkezinde, gençlik faaliyetleri kapsamında; gençlik koordinatörlerinin organizasyonları, Türkiye Diyanet Vakfı Öğrenci Yurtları ve KYK yurtlarında barınan öğrenciler, Uluslararası İlahiyat Programı Öğrencileri, Doğu ve Güneydoğu’dan gelen terör mağduru öğrenciler, A ve B grubu Kur’an Kurslarında öğrenim gören öğrenciler, yurt dışından gelen öğrenciler için aidiyet ve değerler eğitimi verilmesi, dezavantajlı gruplara yönelik faaliyetler kapsamında; engelliler, hastanelerde manevi destek hizmeti verenler, huzurevlerinde din hizmeti yürütenler, bağımlılıkla mücadele vb. alanlarda görev yapan koordinatörlere yönelik eğitim ve koordinasyon faaliyetlerinin yapılabilmesi için kullanılması planlanmaktadır.”

Diyanet İşleri’nin açıklamasından mevcut binaların yerine yeni inşaatlar yapılacağı ve bu alanın tarihi geçmişi ile hiç bir ilişkisi olmayan yeni bir işlevin alana yüklenmek istediği anlaşılmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığının hedefledikleri projeyi yapabilmeleri için, halihazırda mülkiyeti Maliye Hazinesi’ne ait olan bu mülkün kullanım hakkını devir almaları gerekiyor. Nitekim Maliye Bakanlığı, mülkün kira sertifikası ihracını gerçekleştirebilmek üzere Hazine Müsteşarlığı Varlık Kiralama Şirketi’ne satış/devir işleminin yapılması için İstanbul V numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na başvurmuş vaziyette.

Adalar sivil toplum kuruluşları olarak, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın harekete geçirdiği bu projeye İstanbul V numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun olumsuz görüş bildirmesini talep etmekteyiz. Bunun sebeplerini şu başlıklarda ele alabiliriz:

Adalar Koruma Amaçlı İmar Planı’nda alanın işlevi ‘sağlık’ olarak tanımlanmıştır.

Heybeliada Sanatoryum binalarının da içinde yer aldığı 105 Ada 1 Parsel I, II ve III Derece Doğal Sit alanında kalmakta, sanatoryum binası ve aynı parsel içindeki ahşap yapı Koruma Grubu II olarak tescillenmiş bulunmaktadır. Sanatoryumun Kadınlar bölümü olarak kullanılan binasının içinde yer aldığı 113 Ada, 2 Parsel de I. Derece Doğal Sit alanıdır. 2017 tarihinde İstanbul 8. İdare Mahkemesi kararı ile iptal edilen Adalar 1/5000 Koruma Amaçlı İmar Planı’nda bu iki parselin belirlenmiş kısımları “Özel Koşullu Alanlar 2” lejandı ile tanımlanmıştır. İBB tarafından hazırlanarak 2011 yılında Belediye Meclisi’nden geçen ve ardından İstanbul V numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylanan1/5000 Plan’da  “Özel Koşullu Alanlar 2” lejandı ‘I, II ve III. Derece Doğal Sit alanı içinde mevcut yapıların mevcut fonksiyonu dışında sadece sağlık eğitimine hizmet edecek birimler yer alabilir. Bu alanlarda yeni yapılaşmaya izin verilmeyecektir.’ denilmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından önerilen işlevlendirme, tüm kurumların onayından geçmiş olan Adalar İlçesi Koruma Amaçlı İmar Planı kararı ile çelişmektedir. İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nin Plan’ın iptaline ilişkin kararında bu lejand kararı ilkesel olarak sorgulanmamış ve iptale konu edilmemiştir. Yanısıra 1/5000 Nazım Plan ile ilgili iptal süreci henüz tamamlanmamıştır, bu dava ile ilgili Danıştay karar vermemiştir.

Adalar Koruma Amaçlı İmar Planlama süreci devam etmektedir ve halihazırda Adalar Geçici Yapılaşma Kurallarına göre yönetilmektedir.

Adalar İlçesi Belediyesi’nin Heybeliada Sanatoryumu’nun Diyanet İşleri Başkanlığına devri ile ilgili yaptığı açıklamasında belirtildiği gibi, İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nin Adalar 1/5000 Plan’ı iptal etmesi akabinde, Adalar İlçesinde koruma amaçlı herhangi bir plan mevcut değildir ve koruma amaçlı imar plan yapım süreci devam etmektedir. Bu nedenle, tüm paydaşların katılımıyla gerçekleştirilecek koruma amaçlı imar planlama süreci tamamlanmadan söz konusu kamu parsellerin devri, kiralanması ve işlev değişiklikleri söz konusu olmamalıdır. İstanbul V numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, daha önce de yaptığı gibi, kamu parsellerinde işlev değişikliği içeren projeleri, 1/5 bin ölçekli koruma amaçlı nazım imar planı olmadığı gerekçesiyle başvuruyu reddetmelidir.

Heybeliada Sanatoryum alanı sadece Adalar değil İstanbul için özgün bir anlam taşıyan, koruma altına alınmış tarihi bir varlıktır.

Heybeliada Sanatoryumu ve içinde bulunduğu alan herhangi bir parsel değildir. Burası İstanbul’un koruma altında olan en önemli orman alanlarından birisidir: Aynı zamanda, ormanları nedeniyle, Cumhuriyetin kuruluş dönemine tekabül eden sağlıkta modernleşme adımlarına bizzat tanıklık eden, bu adımların ortaya çıkarmış olduğu bir sağlık tesisi hafızasını barındırmaktadır. Cumhuriyet, vatandaşlarının sağlık alanında en modern bir şekilde bakımı ile ilgili önemli bir yatırım gerçekleştirmiştir burada. Sanatoryum ihtisas alanına giren başlıklarda yenilikçi yaklaşımları takip etmiş, uygulamış öncü bir sağlık teşkilatlanmasının ürünüdür. Bugün işlevini kaybetmiş bu alanda getirilecek yeni işlev insan sağlığı konusunda yine yenilikçi yaklaşımların araştırılacağı bir araştırma-geliştirme ve eğitim merkezinin kurulması şeklinde tanımlandığı taktirde sanatoryumun tarihi değeri yeniden yorumlanarak gelen kuşaklara yeni anlamıyla aktarılabilecektir.

Heybeliada Sanatoryumu Heybeliada’nın hayatının ve kültürel çevresinin bir parçasıdır.

Sanatoryum, bünyesindeki sağlık personeli, hastaları ve hasta refakatçıları ile Heybeliada’nın sosyal, kültürel ve ekonomik hayatını şekillendiren önemli bir kurum olmuştur. Her ne kadar bu kurum artık adada hayatını devam ettirmiyorsa da, kurum neredeyse seksen yıl boyunca Heybeliada’da sosyo-kültürel bakımdan sınıfsal ve kültürel alışkanlıklar itibarıyla ve yaş, cinsiyet gibi demografik olarak çok çeşitli insanları bir araya getirmesi bakımından çok-kültürlü bir dokunun ortaya çıkmasına hizmet etmiştir. Sağlık işlevi alanın doğal dokusunun ve orman kimliğinin korunmasını sağlamış ve Çam Limanı ve çevresi yapılaşmadan, adalıların piknik yapabilecekleri, denize girebilecekleri, kamusal bir alan olarak varlığını bugüne kadar getirebilmiştir.

Bu parsel 200 dönüm gibi bir büyüklüğe sahiptir. Heybeliada ölçeğinde değerlendirdiğimiz zaman bu alan adanın neredeyse onda biridir. Böylesi bir alanın işlev kararlarının katılımsız bir karar süreci izlenerek verilmesi Heybeliada’nın sosyal, kültürel ve ekonomik hayatına İmar plansız yapılan bir müdahaledir.

Bütün bu konular birlikte ele alındığında Heybeliada Sanatoryum alanında yeni bir işlevlendirmeye gidilerek bu alanın dönüşümünü içerecek projelere yeşil ışık yakılması Adalar ile ilgili alınmış olan koruma kararları ve plan yaklaşımlarına aykırı olacaktır. Heybeliada Sanatoryumu herhangi bir alan değildir; tam tersine içinde bulunduğu adalar iklimi ve orman havzası nedeniyle özgün özellikler barındıran ve İstanbul’un başka köşesinde bulunmasının imkanı olmayan niteliklere sahip bir alandır. Bu niteliklerin seksen yıl boyunca sağlık odaklı değerlendirilmiş olması bize önemli bir mesaj vermektedir. Alanın yine sağlık amacıyla kullanıma devamı en uygun olacak bir işlevlendirmedir. Heybeliada’nın kimliğinin önemli bir parçası olan Sanatoryum hafızasının korunarak, bu alanın sağlık hizmeti  odaklı olarak nasıl yeniden hayata kazandırılacağı konusu Adalıların ve ilgili tüm paydaşların, sivil toplumun katılımının sağlandığı bir arama ve araştırma süreci sonucunda karara bağlanmalıdır. Bu katılımcı süreç İBB tarafından başlatılan yeni 1/5000 Adalar Koruma Amaçlı İmar Planı yapımı kapsamında işletilmeli ve yeni yapılacak planda Sanatoryum alanının geleceği tüm Adalılarla birlikte karar verilmelidir.

Bu metin,Adalar Kent Konseyi Mimarlık, Şehircilik ve Ulaşım Grubu’nun 2018 yılında Kent Konseyi adına yayınladığı görüştür.