Devlete Verilen Heliport Siparişi

Yüksek Mimar Ali ERKURT – Büyükada
BÜYÜKADA İÇİN BAKANLIĞA KİM HELİPORT SİPARİŞİ VERDİ?
İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün 17.06.2020 tarihinde onayladığı bildirilen, İstanbul İli, Adalar İlçesi, Büyükada-Nizam Mahallesinde kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında “Helikopter İniş Alanı (Heliport), Teknik Altyapı Alanı ve İskele” amaçlı 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planları askıya çıkartıldı.
Bu planlanan alan Büyükada’nın ön görünümünde yer alan Seferoğlu Köşkü’nün önü yani denizin üstü. Daha önce zaten başına gelmedik kalmayan Büyükada’nın bu eşsiz kültür tabiat harikası parselinin sanki üstüne üstüne gidiliyor. Daha da beter olsun diye.
Bu parselde bugün çok büyük bir bütçe ile yıllar içinde inşaatı tamamlanmış fakat bir türlü hizmete giremeyen bir turizm tesisi var. Yanan Seferoğlu Köşkü’nün rekonstrüksiyonu yapılmış, parselin denize inen iki uzun kenarı boyunca ahşap sıra evler eklenmiş ve sahil tarafına da bir otel binası yapılmış. Sanırız tek eksiği büyük bir iskele ile heliport tesisi. Dünyada buna benzer çok çok zengin müşterilere (kendi yatı, uçağı ve helikopteri olabilecek kadar zengin diyelim) hizmet veren tesisler var. Burası da bu emsal bir işletme olmak iddiasında anladığımız kadarıyla. Bu tesis kendini tanıtım broşürlerinde ve internet sitesinde iskelesi ve heliport’u olan ayrıcalıklı bir işletme olarak tanıtıyor.
(Bknz: http://www.princespalace.com ve http://www.akdagtourism.com/htm/tourism.htm)
İmar Planı Raporlarında planlamanın kamu yararı gözetilerek yapıldığı iddia edilmekte. Oysa planlama alanı olarak seçilen alanın kamuya ait olmayan, turizm fonksiyonlu ve Büyükada’nın en büyük tesislerinden birine ait sahil şeridine tam komşu olması bu iddia ile tamamen çelişiyor. Acaba bu devlet yani bizim devletimiz tarafından yapılan bu imar planları bir tesisin eksik kalan projesini mi tamamlıyor?
Plan raporlarında ara ara vurgulanmaya çalışılan kamu yararı gerekçelerini anlamaya çalışırsak:
Büyükada’da sahil şeridinde kamu yararı gözetilerek heliport tesisi yapılabilecek çok sayıda kamu parseli var. Bu parsel ise özel mülkiyete ait. Ayrıca aynı raporda Büyükada’da bir helikopter iniş alanının varlığından da bahsedilmekte. Bu durumda neden ikinci bir helikopter iniş alanına hem de sadece iniş alanı değil “tam teşeküllü bir helikopter hava limanı” ve “ beraberinde çok büyük yatların yanaşabileceği bir kıyı liman tesisine ihtiyaç duyulmuştur?
Gene bu planlarda bütün ayrıntıları ile tanımlanan kamu yararı için yapılan bu tesisin Büyükada’ya karayolu bağlantısının bir aracın zorlukla geçebileceği bir sokaktan ibaret olduğunu biliyoruz. Planlarda önerilen ulaşım tesisi sadece hava ve deniz yolu ile anakaraya bağlıdır fakat komşu olduğu parsel dışında kamu yararı için hizmet vereceği Büyükada’ya dar bir mahalle yolu ile ulaşmakta. Acil durumlarda ve afetlerde bir kamu alanı ile net kara ulaşım ilişkisi olmayan bir tesisin kamu yararı için yapıldığını iddia etmek ulaşım ve şehircilik ilkeleri açısından da mümkün değil.
ADALAR SİT ALANIDIR
Adalar’ın koruma amaçlı imar planları yapılırken tek bir hakim kriter vardır adı üstünde “koruma amaçlı” davranmak. Kentsel sit her açıdan korunmak zorundadır. Sit alanları çağdaş koşullar gözetilerek binalarıyla, sokaklarıyla, kentsel mekanlarıyla, kültürel yaşamıyla, canlı ve cansız doğal varlıklarıyla, manzarası ve görüntüsü ile (menazırı ile) korunması gereken alanlardır. Adalar için sit sınırlarının bittiği yer kıyı çizgisidir. Eğer siz sit alanı bitti deyip bu çizginin önüne yani denize binalar yapmaya başlarsanız ortada zaten korunacak bir öngörünüm kalmaz. Düşünün st alanının dışında diye bütün Adalar’ın önüne dolgu yapılıp bunun üzerine de inşaatların yapıldığını. Böyle şey olur mu?
Tamamı kentsel ve doğal sit olan bir adanın tek sınır komşusu denizdir. Bu çizginin bir yanı için koruma amaçlı olarak sit alanını düzenleyen mevzuat geçerliyken, diğer yanı için de kıyıların kamu yararına korunmasını ve kullanılmasını düzenleyen mevzuat geçerlidir. Bu iki mevzuatın da amacı kamu yararıdır : Ortak kültürel ve doğal değerleri kamu yararı için korumak ve kollamak. Dolayısı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca hazırlanan bu imar planları net bir şekilde bu iki mevzuata da aykırıdır. Planlama raporunda sit alanı sınırlarının kıyı kenar çizgisine kadar olduğu ve bu sınırdan sonra Kıyı Kanunu’nun hükümlerinin geçerli olduğu iddiası hatalı ve gerçek dışıdır.
Böyle bir planlama ile Büyükada ön görünümünün de tahrip olacağı açıktır.
İBB tarafından “koruma amaçlı imar planlarının yapıldığı bir dönemde, şehir planlamanın bütünselliği ve tutarlılığı ilkesine aykırı bir şekilde karşılığı olmayan kamu yararı gerekçeleri öne sürerek, bir özel mülk tesisinin çıkarlarına yönelik planlama yapmak o beldenin insanlarının haklarını ihlal etmektir.
1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planlarına Adalar’ın kültürel ve doğal değerlerini tahrip eden, kamu yararı gözetmeyen, tersine özel bir tesise menfaat sağlayan bu planlara askı süresi içinde bir çok adalı itiraz etti. Bu itirazların usulüne uygun olarak ve zamanında yapılması için Adalar Kent Konseyi de kolaylaştırıcı oldu. Bu plan bu itirazlara rağmen yürürlüğe girerse doğaldır ki hukuk yolundan bu itirazlar sürecek.
Gelelim şimdi imar planlarının yöre halkı yok sayılarak hazırlanması ısrarlarına. Bugünlerde İBB Şehircilik ve Planlama Müdürlüğü Adalar’da 1/5000 ölçekli koruma amaçlı plan hazırlıkları içinde. Bu yapılırken bizler yani sivil taraf ve İBB plancıları katılım sürecini iyi yönetmek için karşılıklı bir gayret içindeyiz. Bu gibi örnekler ülkemizde çok değil. Bizler böyle bir yaklaşım içindeyken bu tür dayatmalarla karşılaşmak tepkimizi daha da arttırıyor.
Sanki bizim devletimize birileri kendisi için özel bir sipariş vermiş.