Adalar Kent Konseyi Yürütme Kurulu’ndan Kamuoyuna Açıklama 19.01.2020

Adalar Kent Konseyi Yürütme Kurulu’ndan Kamuoyuna Açıklama 19.01.2020
Adalar Kent Konseyi Yürütme Kurulu’ndan Kamuoyuna Açıklama 19.01.2020

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Belediye Meclisi’nce 12.01.2020 tarihinde komisyonlara havale edilen ve gene aynı şekilde Meclisin 16.02.2020 tarihinde 2020/60 dosya numarasıyla, meclisten geçen karar ile ilgili çekincelerimizi, görüş, öneri ve katkılarımızı Ülke ve Adalar kamuoyunun dikkatinize sunmak istiyoruz. Söz konusu kararın, Meclis komisyonlarından meclise havale edilen teklifinde, Adalarda 277 adet olan fayton arabalarının, plakalarının 250 bin liradan ve atların da (bir arabaya en fazla 6 at olmak üzere) 4bin liradan hesaplanan bedeller üzerinden İBB tarafından alınacağı, satın alınan atların doğal ortamına bırakılacağı, Ada dışına çıkarılacağı ve fayton taşımacılığının tamamen sonlanacağı belirtilmiştir. Komisyonlardan meclise gelen karardaki gerekçelerden birisi, ”her yıl ortalama 400 atın öldüğü ve atların ortalama 20-25 yıl olan ömürlerinin 2-3 yıla düştüğü”, diğeri ise, “sonbaharda yapılan sağlık taraması sonucunda atlarda bulaşıcı ruam hastalığının çıkması” olarak açıklanmıştır. Bu durumda, faytonların bir ulaşım aracı olarak Adalarda artık devam etmeyeceği, onların yerine ise ne zaman, nerede ve nasıl olacağı henüz belirlenmeyen bir modelle elektrikli araçlara geçeceği söylenmiş oluyor. Teklif meclise geldiğinde ise, grup önerisiyle teklif 250 bin lira 300 bin liraya çıkarılıyor. Böylelikle, biz Adalıların aylardır ortak ve müşterek modeller üzerine düşündüğü, çalıştığı alternatif süreçler, yeni fikirlerle, bütün arayışlar dahil olmak üzere; Çalıştaydaki sonuç bildirgeleri ve önerilerin de bu süreçte hiçbir önemi olmamış. Bu sürecin uzamasının asli nedeni, “parası neyse verelim siz yeter ki bu işi bırakın” pazarlığının mantığı içinde, sağlıklı bir müzakere yerine, mali portresi üzerinden yürütülmüş. Sürecin başından bugüne kadar, tamamen merkeziyetçi bir tutumla, kapalı sürdürülen müzakereler sonunda, daha önceden dillendirilen 35 veya başka bir sayıda belirli parkurlar üzerinde sembolik olarak sürdürülecek, bir modelin hiç itibar görmediği, bugün dahi konunun müphem bırakılmasından açıkça anlaşılmakta. Bu görüşün İBB meclis görüşme tutanaklarında dahi dillendirilmemiş olması manidardır. Adaların, kültürel, tarihsel zenginliğine hiç atıfta bulunmadan, gelişen bu sürecin sağlığı adına, müşterek değerlendirmeleri, katılımı ve paylaşımı dışlayan bu tarzın bugünden çok, gelecekte yaratacağı karmaşa konusunda yetkilileri uyarmamız zorunlu hale geliyor.

Loader Loading...
EAD Logo Taking too long?

Reload Reload document
| Open Open in new tab

Öte yandan, elbette çok büyük sıkıntıları olan, ama aynı zamanda uzun yıllardır Adanın dokusuna, ahengine ve genetiğine yerleşmiş bir modelin bir anda tamamen sonlandırdığı bir zamanda, sosyal adalet ve müşterek değerler adına her şeyin, bir ticari değiş tokuş üzerinden, iki tarafın meselesiymiş gibi kabul edilmesi anlaşılmaz bir durumdur. Adaların yaşam akışına katılan herkes, Adalardaki siyasal ve sivil toplum, kulüpler, dernekler ve diğer bileşenlerin fikri alınmadan ve süreçle ilgili bilgi verilmeden geliştirilen bu model artık, ülkede alışkanlık haline gelmiş, kapalı kapılar ardında karar verilen, halkı ve gerçekleri dışlayan bir modeldir. Öyle görünüyor ki, bu anlayışın sürmesi durumunda, demokratik ve müşterek güven algısını zedelenecek, bundan sonra yapılacakların şüpheyle karşılanmasına yol açacaktır. Öte yandan bir modelin bütünüyle kaldırıldığı şu aşamada, yerine gelecek model hakkında, “Adalarda ulaşımın sadece elektrikli araçlarla olacağı” açıklamasının şu aşamada, ne yazık ki kamuoyunu hiçbir şekilde tatmin etmediğini belirtmek isteriz. Oysa biz, bu denli radikal bir değişikliğin yapılmakta olduğu bir zamanda, yerine hangi araçların geleceğini, nasıl işletileceği, kimin işleteceğini ve kamusal ağırlığının ne olduğunu bilmek ve bir rant mekanizmasının kaldırılırken yerine daha çok sayıda, yapısı belirsiz, daha dağınık, daha hızlı ve tehlikeli bir rant mekanizmasının gelmeyeceğini biliyor ve buna güveniyor olmalıydık. Bir sistemin kaldırıldığı anda bu süreçlerin ve kararların toplum ile paylaşılmaması, bunun yerine gelen sistemin de paylaşılmayacağı endişesini uyandırıyor. Bu güvenin yeniden tesis edilmesi için, bu konuda, hiç vakit geçirmeden bir açıklama yapılması ve ilk Büyükşehir Meclis toplantısında en azından işletmecilik tarzı ve kamusal çözümler adına bir karar alınması kritik önemdedir. Adalardaki hâkim ulaşım modelinin netlikle açıklanmadığı, bu fiili durum, her geçen gün meydanı boş bulan, sayıları ve sahiplikleri kesinlikle saptanamamış bireysel akülü araçların kendiliğinden ticari bir araç olmasını sağlar. Bunun, daha şimdiden telafi edilemeyecek boyutlara geldiğini endişeyle izliyoruz. Maalesef şimdi ve buradan görünen modelin en büyük riski, yaz aylarında birdenbire patlayan yoğun ve hızlı ziyaretçi trafiğine yetmeyecek, fiili durum olarak da gövdeli taşıtların yada açılmak zorunda kalınan ihalelerle, özel araçların hakimiyetini getirecektir. Adaların doğal ve yavaş ritmini, yerleşim ahengini bozan bir keşmekeş tehdidine dikkat çekmek isteriz. Sosyo-kültürel anlamda sınanmamış, ölçülmemiş modellerin sadece ticari bir değiş-tokuşla sonsuza dek yok olması onun yerine, sadece araç bazlı, ticari değer bazlı bir modelin getirilmesi, sorunları çözmeyecek daha da karışık hale getirecektir. Elbette Adalara gelmesi gereken toplu ulaşım modelinin yanında düzeltilmiş, denetlemiş, medeni bir insan ve hayvan hakkı kavramına uygun, sınırlandırılmış da olsa Atlarla ilgili modellin de diğerleriyle, kamusal ağırlıkla sürdürülebilir olması önemlidir. Bu modelin takipçisi, ısrarcısı olmayı sürdüreceğiz.

Teklifin gerekçesinde söylenen, her yıl 400 adet atın öldüğü çok ciddi bir iddiadır, eğer durum böyleyse ve kesin bir şekilde tespit edilmişse, kamuoyuna bu kadar geç açıklanmasının hiçbir gerekçesi olamaz. Eğer tam tespit edilmemişse o zaman yetkili bir komisyon bu olayın kesin bilgisini vermeden bu açıklamayı yapmamalı, bu vakaların olmasına neden olanlar kadar, bunu denetlemeyenler, bilip de yansıtmayanlar da sorumluluk üstlenmelidir. Öte yandan itlaf edilen atların dışında kalan ama ısrarla karantina kordonunda bulunan ahırlarda sağlıklı olmalarına rağmen tutulan atlarında bedensel ve ruhsal sağlıkları bozulmuş olmalıdır. Satın alınan atların, akıbeti İBB basın danışmanı Murat Ongun’un tweet’inde belirtilen: “Veteriner kontrolünde Tarım ve Orman Bakanlığı’nın doğal yaşam alanlarına bırakılacaktır.” İbaresi de açıklamaya muhtaç bir ifadedir, bakanlığın doğal yaşam alanları ne demektir bu atlar herhalde sadece doğaya salınırken, veteriner kontrolünde olacaktır, bu durumda doğada yaşamayı bilmeyen bu atlar ölmeye bırakılacak gibidir. Adalar Kent Konseyi olarak, bu tahliye işlemleri öncesi ve sonrasında bu Atların sağlığı, doğru yere ve doğru zamanda aktarımı konusunda ısrarlı takibimizi sürdürecek ve kamuoyu ile edindiğimiz bilgileri olanca açıklığı içinde paylaşmaya devam edeceğiz. Bu atların ölmeye bırakılmayacakları, alışmadıkları doğal ortamda yaşamlarını sürdürmeleri için, bütün yetkililer ile birlikte bizler de sorumluluk duymak zorundayız. Son olarak, Adalıların büyük çoğunluğunun belirli bir düzeyde faytonların kalması isteğinin objektif bir karşılığı olduğu da unutulmamalıdır. Bu müzakerelerde atlanan en önemli husus, pazarlıklarda atların değil arabaların ve plakaların öne çıkarılmasıdır, elbette belirli gruplar kendi çıkarlarını korumak durumunda bir pozisyon alabilirler, oysa kamu otoritesi sosyal adaleti dengeleyen ve eşitliği gözeten konumda olmalıdır. Alınan kararlar ile akan bir hayatın, bir ekonomik faaliyetin dışına çıkarılacak olan kesim, uzun yıllardır faytonculuk yapan, fayton ehliyetine sahip, araba ve plaka almaya sermayeleri yetmeyen, sistemin dışına atılacak, fayton emekçileri ve küçük fayton işletmecileridir. Bu grup Adalarda sınırlı da olsa atlarına gözü gibi bakan, Adaların temel sacayağında hala rol oynayabilecek çok kilit bir kesimdir. Bu alışverişte devre dışı bırakılan bu kesim neredeyse hesap dışı tutulmuştur. Bu konudaki yanlıştan dönülmesini arzu ediyoruz. Adalar Kent Konseyi Yürütme Kurulu, bu konuda adaların sivil inisiyatiflerini temsil eden ve sivil topluma hesap vermek zorunda bir kuruluştur. Bilindiği gibi, Kent Konseyleri, 5393 sayılı Belediyeler Kanununun 76. Maddesi gereği; “sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmeye çalışmak gibi bir sorumluluğu bulunmaktadır. Bu doğrultuda, Adalar Kent Konseyi Yürütme Kurulu, Şubat ayında Konsey Genel Kurulunu toplamak adına bir çağrı yapacaktır. Kent Konseyi, burada müşterek bir mücadele ile bu meseleyi çalışacak, Adalardaki sivil toplum ile daha etkin ve birlikte bir yön arayacak, sosyal, hukuki, sivil, siyasi ve insani boyutta meselenin takipçisi ve ısrarcısı olacaktır.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur. Adalar Kent Konseyi Yürütme Kurulu

You must be logged in to post a comment.